Öteden beri cinler, hangi kültür ve dinden olursa olsun insanlar için merak konusu olmuşlardır.
Cinlerin mahiyetleri nasıldır?
Cinler ne yer, ne içerler?
Cinler, nerede yaşarlar?
Cinler evlenip çoğalırlar mı?
Cinlerin insanlara zararları dokunur mu? vs...
Bu yazımızda cinlerle alakalı çok merak edilen soruların cevaplarını vermeye çalışacağız.
CİNLERİN ŞERRİNDEN NASIL KORUNABİLİRİZ?
Cinler görülmezler, çeşitli şekillere girerler, cins ve mahiyet bakımından boyutları değişiktir. Tıpkı insanlar gibi iman ve ibâdetle mükelleftirler. Onların da kafirleri, mü'minleri ve âsileri vardır. (Bkz. Zariyat, 51/52) İnsanlar gibi yerler içerler, erkeklik ve dişilikleri vardır, evlenip çoğalırlar, doğar, büyür ve ölürler. Zaman boyutu değişik olduğu için insana göre hayatları daha uzundur.
Allah'ın izni olmadıkça hiçbir kimseye ne iyilik, ne de kötülük yapabilirler. Geleceği asla bilemezler. Boyutları insana göre değişik olduğundan insanların görmedikleri ve bilmedikleri bazı olayları görür ve bilirler.
Peygamberimiz (sas) cinlerle görüşmüştür. Bu görüşmeden dolayı sahabe rütbesine ulaşan cinlerin olduğu bilinmektedir. Bu görüşmede Peygamberimiz onlara Kur'ân-ı Kerim'i okuyup İslâm'ı anlatmıştır.
CİN İLE İNSAN EVLENEBİLİR Mİ?
Cinler, dumansız ateş alevinden yaratılmış, (Bkz. Hicr, 15/26-27; Rahman, 55/15) insan ise topraktan yaratılmıştır. (Bkz. Rahman, 55/14) İnsan ve cinlerin boyutları, yapıları çok değişik olduğundan insan ile insan, cin ile cin olanın evlenmesi doğaldır.
Normal fiziki olarak cin ile insanın evlenmesi düşünülemez. Bu, fizik kanunlarına ve Allah'ın ölçüsü denilen "Sünnetullah"a, yani kadere aykırıdır.
Ancak insan boyutundan çıkıp rüyâ âlemi içinde yani insanın gördüğü rüyâ gibi bir âlemde evlenilebilir. Rüyâ ve hayâl, imtihan dünyasının dışında olduğundan bunda da hiçbir şekilde sorumluluk vs. yoktur.
İnsanların boyutu, âlemi başka, cinlerin boyutu, yaşadığı âlemleri başka. Müşâhede âlemimizde insanın ve cinlerin evlenmesi mümkün değildir. Çevremizde "Cinlerle evlendim" diyenlerin rüyâ veya hayâl gibi bir âlemde evlendikleri bilinmektedir.
GELEN RUH MU, CİN Mİ?
Bazı insanlar kendi aralarında "ruh çağırma seansları" düzenlerler ve ruhlarla irtibata geçtiklerini söylerler. Cinlerin insanları aldatma usullerinden biri olan ruh kandırmacasına malesef dünyanın her yerinde milyonlarca insan kapılmakta, güya ruhlarla konuştuğunu sanmakta. Aslında konuşulan kesinlikle ruh değildir.
Bu yollarla cinler insanları emirlerine itaat ettirebilmektedir. İnsanları çağırmak gibi cinleri de çağırmanın bilinen pek çok yolu vardır. Bardaktaki suya aksetmesiyle, yere dizilmiş harflerle, ayna, mürekkep veya cam, küre vs. gibi cisimlere bakarak cinlerle haberleşilebilir.
Bazı kelimeleri cinlere âit birer kod, birer telefon numarası gibi çevirip, belirli şekillerde ve belirli sayıda tekrarlayarak, onlarla irtibat kuran insanlar az değildir. Ancak bu, tehlikeli bir durumdur. Tasvip edilmez. Usûl, prensip ve rehber olmazsa hata ve yanlışlıklar yapıp habis şeytanların saldırısına uğrama, hakimiyeti altına girip, -Allah korusun- onların oyuncakları olma ihtimali de vardır.
CİNLER GAYBI BİLİR Mİ?
Gaybı ancak Allah bilir. Gaybı bilmek, bütün mevcudât ve kâinâtı yaratan Allah'a mahsustur. Gaybın anahtarları Allah'ındır. Melekler de Allah'ın kendilerine bildirdiği kadarını bilirler. İnsanlar gibi cinler de bir dakika sonrasını bilemezler, tahmin edebilirler. (Bkz. Cin,72/9-10)
İslâm âlimlerine göre cinler gaybı bilmemekle birlikte uzun süre yaşadıklarından tecrübeleriyle ve fiziksel özellikleriyle insanların bilemediği bazı hususlara vâkıf olmaları mümkündür.
Cinler, insanlara zarar verebilirler mi?
Cinlerle ilgili yazılan bazı eserlerde ve halkımız arasında pek çok yerde insanların başlarına gelen hikâye tarzında anlatılan olaylar incelendiğinde cinlerin insanlara zorla bir şeyler yaptırma gücüne sahip olmadıkları görülmektedir. Cinler, insanların yapamadığı bazı işleri yapabilirlerse de insana zorla bir şeyi yaptırma gücüne sahip değillerdir. Allah'ın izni olmadıkça hiçbir kimseye ne iyilik, ne de kötülük yapabilirler.
Cinlerin habis, ifrit olanları insanlarla alay etmeyi severler. (Bkz. Cin,72/6) İradesiz veya iradesi zayıf olan insanlarla vesvese, sapık düşünce vs. atmak gibi.. veya bazı âlimlerin belirttiğine göre uykulu halde insanların ruhlarına eziyet etmek gibi durumlardır. Buna halk arasında kâbus, kepze veya kebûze denir.
Korunmak için neler yapılabilir?
Cin ve şeytanların insanlara musallat olmaları, daha ziyade onların bazı manevi yönlerden açık ve zayıf olmalarından kaynaklanmaktadır. Bu da, cünüplük, hayız, nifas halleri, abdestsizlik, su-i edep içinde gafilâne davranışlar sergileme gibi durumlardır ki, ruh bozuklukları ve fizyolojik olmayan cinnetler, ekseriyetle böyle boşlukların ardından insanda meydana gelebilir. Eğer bunlarda cin ve şeytanın parmağı varsa -ki vardır- onlar, mü'minin içine mutlaka, onun bir günahından yol bulup girmişlerdir. Böyle bir musibete maruz kalmak istemeyen kişi, günahlardan ve günah ortamlarından uzak durmalı, dikkatli bir hayat yaşamalı ve kalenin içten fethedileceğini asla unutmamalıdır.
Hz. Âişe validemizin anlattığına göre Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) sabah-akşam yatağa girdiğinde üçer defa Felâk, Nas sûrelerini okur, birbirine birleştirdiği avuçlarının içine üfler ve her defasında ellerini vücudunun erişebildiği yerlerine sürerdi. (Bkz. Buhâri, Vekâle, 10)
Müslümanlar, cinlerden zarar gördüklerini sandıkları durumlarda. Peygamber Efendimiz'den öğrendiği tedbirlerle yetinmeli, câhil cinci ve üfürükçülerin tuzağına düşmekten sakınmalıdırlar.
İnsan günlük hayatında abdestli bulunması halinde, onlardan korunabileceği gibi, buna namazı ve diğer duaları da ilave ederse, korunma hususunda kendini daha sağlama almış olacaktır.
Ali İhsan Er
Cinlerin mahiyetleri nasıldır?
Cinler ne yer, ne içerler?
Cinler, nerede yaşarlar?
Cinler evlenip çoğalırlar mı?
Cinlerin insanlara zararları dokunur mu? vs...
Bu yazımızda cinlerle alakalı çok merak edilen soruların cevaplarını vermeye çalışacağız.
CİNLERİN ŞERRİNDEN NASIL KORUNABİLİRİZ?
Cinler görülmezler, çeşitli şekillere girerler, cins ve mahiyet bakımından boyutları değişiktir. Tıpkı insanlar gibi iman ve ibâdetle mükelleftirler. Onların da kafirleri, mü'minleri ve âsileri vardır. (Bkz. Zariyat, 51/52) İnsanlar gibi yerler içerler, erkeklik ve dişilikleri vardır, evlenip çoğalırlar, doğar, büyür ve ölürler. Zaman boyutu değişik olduğu için insana göre hayatları daha uzundur.
Allah'ın izni olmadıkça hiçbir kimseye ne iyilik, ne de kötülük yapabilirler. Geleceği asla bilemezler. Boyutları insana göre değişik olduğundan insanların görmedikleri ve bilmedikleri bazı olayları görür ve bilirler.
Peygamberimiz (sas) cinlerle görüşmüştür. Bu görüşmeden dolayı sahabe rütbesine ulaşan cinlerin olduğu bilinmektedir. Bu görüşmede Peygamberimiz onlara Kur'ân-ı Kerim'i okuyup İslâm'ı anlatmıştır.
CİN İLE İNSAN EVLENEBİLİR Mİ?
Cinler, dumansız ateş alevinden yaratılmış, (Bkz. Hicr, 15/26-27; Rahman, 55/15) insan ise topraktan yaratılmıştır. (Bkz. Rahman, 55/14) İnsan ve cinlerin boyutları, yapıları çok değişik olduğundan insan ile insan, cin ile cin olanın evlenmesi doğaldır.
Normal fiziki olarak cin ile insanın evlenmesi düşünülemez. Bu, fizik kanunlarına ve Allah'ın ölçüsü denilen "Sünnetullah"a, yani kadere aykırıdır.
Ancak insan boyutundan çıkıp rüyâ âlemi içinde yani insanın gördüğü rüyâ gibi bir âlemde evlenilebilir. Rüyâ ve hayâl, imtihan dünyasının dışında olduğundan bunda da hiçbir şekilde sorumluluk vs. yoktur.
İnsanların boyutu, âlemi başka, cinlerin boyutu, yaşadığı âlemleri başka. Müşâhede âlemimizde insanın ve cinlerin evlenmesi mümkün değildir. Çevremizde "Cinlerle evlendim" diyenlerin rüyâ veya hayâl gibi bir âlemde evlendikleri bilinmektedir.
GELEN RUH MU, CİN Mİ?
Bazı insanlar kendi aralarında "ruh çağırma seansları" düzenlerler ve ruhlarla irtibata geçtiklerini söylerler. Cinlerin insanları aldatma usullerinden biri olan ruh kandırmacasına malesef dünyanın her yerinde milyonlarca insan kapılmakta, güya ruhlarla konuştuğunu sanmakta. Aslında konuşulan kesinlikle ruh değildir.
Bu yollarla cinler insanları emirlerine itaat ettirebilmektedir. İnsanları çağırmak gibi cinleri de çağırmanın bilinen pek çok yolu vardır. Bardaktaki suya aksetmesiyle, yere dizilmiş harflerle, ayna, mürekkep veya cam, küre vs. gibi cisimlere bakarak cinlerle haberleşilebilir.
Bazı kelimeleri cinlere âit birer kod, birer telefon numarası gibi çevirip, belirli şekillerde ve belirli sayıda tekrarlayarak, onlarla irtibat kuran insanlar az değildir. Ancak bu, tehlikeli bir durumdur. Tasvip edilmez. Usûl, prensip ve rehber olmazsa hata ve yanlışlıklar yapıp habis şeytanların saldırısına uğrama, hakimiyeti altına girip, -Allah korusun- onların oyuncakları olma ihtimali de vardır.
CİNLER GAYBI BİLİR Mİ?
Gaybı ancak Allah bilir. Gaybı bilmek, bütün mevcudât ve kâinâtı yaratan Allah'a mahsustur. Gaybın anahtarları Allah'ındır. Melekler de Allah'ın kendilerine bildirdiği kadarını bilirler. İnsanlar gibi cinler de bir dakika sonrasını bilemezler, tahmin edebilirler. (Bkz. Cin,72/9-10)
İslâm âlimlerine göre cinler gaybı bilmemekle birlikte uzun süre yaşadıklarından tecrübeleriyle ve fiziksel özellikleriyle insanların bilemediği bazı hususlara vâkıf olmaları mümkündür.
Cinler, insanlara zarar verebilirler mi?
Cinlerle ilgili yazılan bazı eserlerde ve halkımız arasında pek çok yerde insanların başlarına gelen hikâye tarzında anlatılan olaylar incelendiğinde cinlerin insanlara zorla bir şeyler yaptırma gücüne sahip olmadıkları görülmektedir. Cinler, insanların yapamadığı bazı işleri yapabilirlerse de insana zorla bir şeyi yaptırma gücüne sahip değillerdir. Allah'ın izni olmadıkça hiçbir kimseye ne iyilik, ne de kötülük yapabilirler.
Cinlerin habis, ifrit olanları insanlarla alay etmeyi severler. (Bkz. Cin,72/6) İradesiz veya iradesi zayıf olan insanlarla vesvese, sapık düşünce vs. atmak gibi.. veya bazı âlimlerin belirttiğine göre uykulu halde insanların ruhlarına eziyet etmek gibi durumlardır. Buna halk arasında kâbus, kepze veya kebûze denir.
Korunmak için neler yapılabilir?
Cin ve şeytanların insanlara musallat olmaları, daha ziyade onların bazı manevi yönlerden açık ve zayıf olmalarından kaynaklanmaktadır. Bu da, cünüplük, hayız, nifas halleri, abdestsizlik, su-i edep içinde gafilâne davranışlar sergileme gibi durumlardır ki, ruh bozuklukları ve fizyolojik olmayan cinnetler, ekseriyetle böyle boşlukların ardından insanda meydana gelebilir. Eğer bunlarda cin ve şeytanın parmağı varsa -ki vardır- onlar, mü'minin içine mutlaka, onun bir günahından yol bulup girmişlerdir. Böyle bir musibete maruz kalmak istemeyen kişi, günahlardan ve günah ortamlarından uzak durmalı, dikkatli bir hayat yaşamalı ve kalenin içten fethedileceğini asla unutmamalıdır.
Hz. Âişe validemizin anlattığına göre Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) sabah-akşam yatağa girdiğinde üçer defa Felâk, Nas sûrelerini okur, birbirine birleştirdiği avuçlarının içine üfler ve her defasında ellerini vücudunun erişebildiği yerlerine sürerdi. (Bkz. Buhâri, Vekâle, 10)
Müslümanlar, cinlerden zarar gördüklerini sandıkları durumlarda. Peygamber Efendimiz'den öğrendiği tedbirlerle yetinmeli, câhil cinci ve üfürükçülerin tuzağına düşmekten sakınmalıdırlar.
İnsan günlük hayatında abdestli bulunması halinde, onlardan korunabileceği gibi, buna namazı ve diğer duaları da ilave ederse, korunma hususunda kendini daha sağlama almış olacaktır.
Ali İhsan Er