Binler nümunesinden bir nümunesi şudur:
Bir zaman, Bolvadin Kazasından geçerken, Üstadın geldiğini gören ilk ve orta mekteb talebeleri, bilâ-istisna hepsi mektebin bahçesinden çıkarak arabanın etrafını alıp selâm veriyorlardı; ve lisan-ı halleriyle "Hoş geldiniz" diyerek tebriklerini ve minnetdarlıklarını takdim ediyorlardı.
Bunun hikmetini, bir müddet evvel Emirdağı'nda, bindiği faytonun geçtiğini görüp tâ uzaklardan dikenlere basarak "Bediüzzaman Dede! Bediüzzaman Dede!" diye Emirdağ köylerinin yollarında koşuşan masum çocuklar münasebetiyle, üstadımızdan sormuştuk. O zaman: "Bu masumların akılları derketmiyor, fakat ruhları bir hiss-i kablelvuku ile hissediyor ki; Risale-i Nur'la bunlar hem imanlarını kurtaracak; hem vatanlarını, hem kendilerini, hem istikballerini dehşetli tehlikelerden muhafaza edecekleri için bu hakikati kalbleri hissetmiş; ve benim Risale-i Nur'un tercümanı olmam hasebiyle, Risale-i Nur'a ait muhabbet, teşekkürat ve minnetdarlığı bana gösteriyorlar." dedi ve onlara dua ettiğini söyledi.
Üstad Bediüzzaman, çocukları pek sever, böyle etrafında toplandıklarında: "Masum olduğunuz için dualarınız makbuldür, bana dua ediniz." diye onlara iltifat ederdi.
İşte, anneleri hep Nur Talebeleri olan Bolvadin masumlarının samimî alâkalarının sebebi bu idi.