İsmail Çolak: Bugün memleketimizi tehdit eden ve Müslüman milletimizi birbirine düşman kutuplar haline getirmek için istimal edilen terörün menşeinde size göre hangi köklü sebepler yatmaktadır?
Kırkıncı Hoca: Dün tealiden tekâmüle götüren bugün inkırazdan izmihlale sürükleyen sebepler nelerdir? Aynı milletin çocukları olduğumuz halde neden bu felaketlere maruz kaldık? Dün cihanları hayretlere düşüren muazzam medeniyetler kuran, başka iklimlere ilim irfan götüren, uhuvvet ve muhabbetin sembolü olan bu milletin evlatları bugün neden bu cehalete ve ihtilaflara maruz kaldı? Bunun sebebini bizim İslam Dini’ne karşı olan ihmalimizde aramak lazım.
Bizler maalesef bu din-i mübine karşı ecdadımızın gösterdiği hassasiyeti göstermedik. Ferdî ve içtimaî hayatımızda ona layık olduğu mevkii veremedik. Onlar ise bu dini hakkıyla kavrayıp ferdî ve içtimaî hayatlarına tatbik etmişlerdir. Onun getirdiği nur-u hakikati kabul ederek sırat-ı müstakimde yürümüşlerdir. Kendilerini zulmetlere, felaketlere doğru sürükleyen ihtilafların, menfi milliyet gibi hurafelerin kapılarını kapatarak Kuran’ın getirdiği uhuvvet, muhabbet, şefkat gibi meziyetleri neşvü nemalandırıp yaşattılar.
Evet, onlar kendilerini ittifaka, saadete, refaha, huzura, şefkat ve izzete yükselten bu meziyetlerin aşığı idiler. Biz ise, İslamiyet’in getirdiği bu meziyetlerin bu hakikatlerin ehemmiyet ve kıymetini takdir edemedik, belki de tahkir ettik, önlerine set çektik.
Evet, bizler maalesef İslamiyet’in öz cevherine inemedik, ruhunu kavrayamadık, gaflet uykusuna daldık. Sefahat ve eğlencelerin kucağına atıldık. Ecdadımızın tetkik ve tahkik ile yaşadığı İslâmiyet’i bizler taklit etmekle yetindik. Yaratılışımızın ulvi gaye ve vazifelerini unuttuk. Hasis ihtirasların peşine düştük. Tarihimizden, mazimizden koparıldık, milleti millet yapan değerleri kapı dışarı attık. Her şeyi menfi ırkçılık üzerine bina etmeye çalıştık. Bu bakımdan millet fertleri arasında nifak ve şikak yer aldı.
Neticede işte bugünkü felaketlerle pek tabii olarak karşı karşıya geldik. Yıllardan beri bu milletin üzerine çöken cehalet bulutları gün geçtikçe kesafetini artırarak terör ve anarşi gibi böyle korkunç bir neticeyi tevlit etti. Bir milletin mevcudiyetini kemiren, bünyesini sarsan yegâne sebep cehalettir. Bütün fenalıkların menbaı, hastalıkların sebebi, bütün felaketlerin amili cehalettir. Zulüm ve istibdadın en metin istinatgâhı cehalettir. İnsaniyetin en korkunç düşmanı cehalettir. Cehalet, bütün rezalet ve ıstırapların menbaı ve madenidir. Mevhibe-i İlahiyye’nin en hayırlısı ilim ve irfan olduğu gibi musibetlerin en şerlisi de cehalettir.
Moral Haber
Kırkıncı Hoca: Dün tealiden tekâmüle götüren bugün inkırazdan izmihlale sürükleyen sebepler nelerdir? Aynı milletin çocukları olduğumuz halde neden bu felaketlere maruz kaldık? Dün cihanları hayretlere düşüren muazzam medeniyetler kuran, başka iklimlere ilim irfan götüren, uhuvvet ve muhabbetin sembolü olan bu milletin evlatları bugün neden bu cehalete ve ihtilaflara maruz kaldı? Bunun sebebini bizim İslam Dini’ne karşı olan ihmalimizde aramak lazım.
Bizler maalesef bu din-i mübine karşı ecdadımızın gösterdiği hassasiyeti göstermedik. Ferdî ve içtimaî hayatımızda ona layık olduğu mevkii veremedik. Onlar ise bu dini hakkıyla kavrayıp ferdî ve içtimaî hayatlarına tatbik etmişlerdir. Onun getirdiği nur-u hakikati kabul ederek sırat-ı müstakimde yürümüşlerdir. Kendilerini zulmetlere, felaketlere doğru sürükleyen ihtilafların, menfi milliyet gibi hurafelerin kapılarını kapatarak Kuran’ın getirdiği uhuvvet, muhabbet, şefkat gibi meziyetleri neşvü nemalandırıp yaşattılar.
Evet, onlar kendilerini ittifaka, saadete, refaha, huzura, şefkat ve izzete yükselten bu meziyetlerin aşığı idiler. Biz ise, İslamiyet’in getirdiği bu meziyetlerin bu hakikatlerin ehemmiyet ve kıymetini takdir edemedik, belki de tahkir ettik, önlerine set çektik.
Evet, bizler maalesef İslamiyet’in öz cevherine inemedik, ruhunu kavrayamadık, gaflet uykusuna daldık. Sefahat ve eğlencelerin kucağına atıldık. Ecdadımızın tetkik ve tahkik ile yaşadığı İslâmiyet’i bizler taklit etmekle yetindik. Yaratılışımızın ulvi gaye ve vazifelerini unuttuk. Hasis ihtirasların peşine düştük. Tarihimizden, mazimizden koparıldık, milleti millet yapan değerleri kapı dışarı attık. Her şeyi menfi ırkçılık üzerine bina etmeye çalıştık. Bu bakımdan millet fertleri arasında nifak ve şikak yer aldı.
Neticede işte bugünkü felaketlerle pek tabii olarak karşı karşıya geldik. Yıllardan beri bu milletin üzerine çöken cehalet bulutları gün geçtikçe kesafetini artırarak terör ve anarşi gibi böyle korkunç bir neticeyi tevlit etti. Bir milletin mevcudiyetini kemiren, bünyesini sarsan yegâne sebep cehalettir. Bütün fenalıkların menbaı, hastalıkların sebebi, bütün felaketlerin amili cehalettir. Zulüm ve istibdadın en metin istinatgâhı cehalettir. İnsaniyetin en korkunç düşmanı cehalettir. Cehalet, bütün rezalet ve ıstırapların menbaı ve madenidir. Mevhibe-i İlahiyye’nin en hayırlısı ilim ve irfan olduğu gibi musibetlerin en şerlisi de cehalettir.
Moral Haber