Adını koyamadığım bir hasretlik
Dudaklarımdan dökülürken titreyen kelimelersin
Sen adı övülmüş efendimsin
Sen güllerin efendisi Ahmetsin,
Sen sevgililer sevgilisi Muhammedsin
Sen yerin titrediği bir yürüyüş
Sen göğün öpmek için eğildiği gülüşsün.
Gözlerimden dudağıma yaşlar düşerken
Sen dudağımda kokan gizli cennetsin.
Bir çocuk eli uzanıyorken damlalarıma
Filistinli bir ananın avuçlarında dua oluyorsun
Bir bebek ağlıyorken Grozni sokaklarında
Sırtını sıvazlayan bir el oluyorsun
Bugün doğum günün Ey Nebi!
Bir ışık gibi ufkumuzda doğuyorsun.
Rengârenk mumlarla süslü pastalar
Rengârenk çiçeklerle süslü masalar
Cennet kokusu çökmüş buhurdanlar
Ve çocuklar...
Sudanlı, Bosnalı, İstanbullu çocuklar
Kulak ver rüzgara, dinle sesleri Ey Nebi!
Filistinli çocukları duyuyor musun
Iraklı, Çeçenyalı, Türkistanlı çocukları
Melekler el çırpıyor çocuk seslerine
Salavatlar getiriyorlar hep bir ağızdan
Selam olsun sana Ey Nebi nidalarıyla
Küçücük avuçlarında küçücük yürekleriyle.
Üfle mumlara soğusun dudaklar
Üfle küçük yüreklere sönsün ateşler
Gözlerinden gözlerimizi
Ellerinden ellerimizi
Dudaklarımızdan kokunu silme efendim
Ellerimiz bağrımızda dürülü
Yüreğimizde tağuti kilitler varken
Bizi bizimle bırakma Efendim
Bizi sensiz bırakma Efendim.
Bugün doğum günün safalar getirdin efendim
Bugün kutlu gelişin, kutlu olsun efendim.