Leyle-i Kadr
Emirdağ-1 – 245
Yarın gece Leyle-i Kadir olmak ihtimali çok kuvvetli olmasından bir kısım müçtehidler o geceye Leyle-i Kadr'i tahsis etmişler. Hakikî olmasa da, madem ümmet o geceye o nazarla bakıyor, inşâallah hakikî hükmünde kabule mazhar olur.
Şualar – 510Şu mübarek
Şehr-i Ramazan, Leyle-i Kadr'i ihata ettiği için, kendisi de ömür içinde bir
leyle-i kadirdir ki, muvaffak olanın ömrüne bin ömür katar.
Dakikası
bir gündür.
Saati iki
ay, günü birkaç sene hükmünde bir ömr-ü bâkidir.
Senden ve
âhiret hemşirem yani ikinci vâlidem ve kardeşimin muhterem vâlidesinden duanızı
istiyorum. Madem duada sizi şerik ediyorum, siz de benim duama âmîn hükmünde
olarak dua ediniz.
Barla – 282
İnşâallah sizlerin
iştiyakı beni çalıştıracak. Fakat bu şuhur-u selâse çok kıymetdardır; Leyle-i Kadr'in sırrıyla seksen sene bir ömrü kazandıracak
bir vakitte, en iyi, en efdal şeylerle meşgul olmak lâzım geliyor. İnşâallah
Kur'an'a ait mesaille iştigal, bir nevi manevî mütefekkirane Kur'an okumak
hükmündedir.
Hem
ibadet, hem ilim, hem marifet, hem tefekkür, hem kıraat-ı Kur'an manaları
risalelerin istinsah ve mütalaalarında vardır itikadındayız. Zâten bu ciheti
siz takdir etmişsiniz.
Barla - 332
Ramazanın sıyamı,
dünyada âhiret için ziraat ve ticaret etmeğe gelen nev'-i insanın kazancına
baktığı cihetteki çok hikmetlerinden bir hikmeti şudur ki: Ramazan-ı Şerifte
sevab-ı a'mal, bire bindir. Kur'an-ı Hakîm'in nass-ı hadîs ile herbir harfinin
on sevabı var; on hasene sayılır, on meyve-i Cennet getirir. Ramazan-ı Şerifte
herbir harfin, on değil bin ve Âyetü'l-Kürsî gibi âyetlerin herbir harfi binler
ve Ramazan-ı Şerifin Cum'alarında daha ziyadedir. Ve
Leyle-i Kadir'de otuzbin hasene sayılır. Evet herbir harfi otuzbin bâki
meyveler veren Kur'an-ı Hakîm, öyle bir nuranî şecere-i tûbâ hükmüne geçiyor
ki; milyonlarla o bâki meyveleri, Ramazan-ı Şerif'te mü'minlere kazandırır. İşte gel, bu kudsî, ebedî, kârlı ticarete bak, seyret ve
düşün ki: Bu hurufatın kıymetini takdir etmeyenler ne derece hadsiz bir
hasarette olduğunu anla!
İşte Ramazan-ı Şerif
âdeta bir âhiret ticareti için gayet kârlı bir meşher, bir pazardır. Ve uhrevî
hasılat için, gayet münbit bir zemindir. Ve neşvünema-i a'mal için, bahardaki
mâh-ı Nisandır. Saltanat-ı rububiyet-i İlahiyeye karşı ubudiyet-i beşeriyenin
resm-i geçit yapmasına en parlak, kudsî bir bayram hükmündedir. Ve öyle
olduğundan, yemek-içmek gibi nefsin gafletle hayvanî hâcatına ve malayani ve
hevaperestane müştehiyata girmemek için oruçla mükellef olmuş. Güya muvakkaten
hayvaniyetten çıkıp melekiyet vaziyetine veyahut âhiret ticaretine girdiği
için, dünyevî hâcatını muvakkaten bırakmakla, uhrevî bir adam ve tecessüden
tezahür etmiş bir ruh vaziyetine girerek; savmı ile, Samediyete bir nevi
âyinedarlık etmektir. Evet Ramazan-ı Şerif; bu fâni
dünyada, fâni ömür içinde ve kısa bir hayatta bâki bir ömür ve uzun bir hayat-ı
bâkiyeyi tazammun eder, kazandırır.
Evet bir
tek Ramazan, seksen sene bir ömür semeratını kazandırabilir. Leyle-i Kadir ise,
nass-ı Kur'an ile bin aydan daha hayırlı olduğu bu sırra bir hüccet-i kàtıadır.
Mektubat - 401
İşte o kudsî
defterin en mükemmeli; kırk vecihle mu'cize ve her dakikada hiç olmazsa yüz
milyonun dillerinde gezen, nur serpen ve herbir harfinde asgari olarak on sevab
ve on hasene ve bazan onbin ve bazan Leyle-i Kadir
sırrıyla bir harfine otuzbin hasene ve meyve-i Cennet ve nur-u berzah veren
Kur'an-ı Mu'cizü'l-Beyan'dır. Bu makamda ona rekabet edecek kâinatta
hiçbir kitab yoktur ve hiçbir kimse gösteremez. Madem bu elimizdeki Kur'an,
Semavat ve Arz'ın Hâlık-ı Zülcelal'inin rububiyet-i mutlakası noktasından ve
azamet-i uluhiyeti cihetinden ve ihata-i rahmeti canibinden gelen kelâmıdır,
fermanıdır; bir maden-i rahmetidir. Ona yapış. Her
derde bir deva, her zulmete bir ziya, her ye'se bir rica, içinde vardır.
İşte bu
ebedî hazinenin anahtarı imandır ve teslimdir ve onu dinleyip kabul etmek ve
okumaktır.
Lemalar - 225
Birinci Sualiniz:
Mü'minin mü'mine en iyi duası nasıl olmalıdır?
Elcevab: Esbab-ı
kabul dairesinde olmalı. Çünki bazı şerait dâhilinde dua makbul olur. Şerait-i
kabulün içtimaı nisbetinde makbuliyeti ziyadeleşir. Ezcümle: Dua edileceği
vakit, istiğfar ile manevî temizlenmeli, sonra makbul bir dua olan salavat-ı
şerifeyi şefaatçi gibi zikretmeli ve âhirde yine salavat getirmeli. Çünki iki
makbul duanın ortasında bir dua makbul olur. Hem ﺑِﻈَﻬْﺮِ ﺍﻟْﻐَﻴْﺐِ yani "gıyaben ona dua etmek"; hem hadîste ve Kur'anda gelen
me'sur dualarla dua etmek. Meselâ:
ﺍَﻟﻠّٰﻬُﻢَّ ﺍِﻧِّﻰ ﺍَﺳْﺌَﻠُﻚَ ﺍﻟْﻌَﻔْﻮَ
ﻭَ ﺍﻟْﻌَﺎﻓِﻴَﺔَ ﻟِﻰ ﻭَ ﻟَﻪُ ﻓِﻰ ﺍﻟﺪِّﻳﻦِ ﻭَ ﺍﻟﺪُّﻧْﻴَﺎ ﻭَ ﺍﻟْﺎٰﺧِﺮَﺓِ
ﺭَﺑَّﻨَٓﺎ ﺍٰﺗِﻨَﺎ ﻓِﻰ ﺍﻟﺪُّﻧْﻴَﺎ ﺣَﺴَﻨَﺔً
ﻭَﻓِﻰ ﺍﻟْﺎٰﺧِﺮَﺓِ ﺣَﺴَﻨَﺔً ﻭَ ﻗِﻨَﺎ ﻋَﺬَﺍﺏَ ﺍﻟﻨَّﺎﺭِ
gibi câmi' dualarla
dua etmek; hem hulus ve huşu' ve huzur-u kalb ile dua etmek; hem namazın
sonunda, bilhâssa sabah namazından sonra; hem mevâki'-i mübarekede, hususan
mescidlerde; hem Cum'ada, hususan saat-i icabede; hem şuhur-u selâsede, hususan
leyali-i meşhurede; hem ramazanda, hususan leyle-i
kadirde dua etmek kabule karin olması rahmet-i İlahiyeden kaviyyen me'muldür. O
makbul duanın ya aynen dünyada eseri görünür veyahut dua olunanın âhiretine ve
hayat-ı ebediyesi cihetinde makbul olur. Demek aynı maksad yerine gelmezse, dua
kabul olmadı denilmez; belki daha iyi bir surette kabul edilmiş denilir.
Mektubat – 279
Aziz sıddık
kardeşlerim!
Evvelâ:
Sizin
Leyle-i Berat'ınızı ve gelecek Ramazanınızı tebrik eder ve bu gelecek Leyle-i
Kadr'i hakkınızda ve hakkımızda bin aydan daha hayırlı olmasını ve defter-i
a'malimize böyle geçmesini Cenab-ı Hak'tan niyaz ediyoruz ve böylece, bayrama
kadar
ﺍَﻟﻠّٰﻬُﻢَّ ﺍﺟْﻌَﻞْ ﻟَﻴْﻠَﺔَ ﻗَﺪْﺭِﻧَﺎ
ﻓِﻰ ﻫٰﺬَﺍ ﺍﻟﺮَّﻣَﻀَﺎﻥَ ﺧَﻴْﺮًﺍ ﻣِﻦْ ﺍَﻟْﻒِ ﺷَﻬْﺮٍ ﻟَﻨَﺎ ﻭَ ﻟِﻄَﻠَﺒَﺔِ ﺍﻟﺮَّﺳَٓﺎﺋِﻞِ
ﺍﻟﻨُّﻮﺭِ ﺍﻟﺼَّﺎﺩِﻗِﻴﻦَ
duasını
etmeye niyet ettik.
Hem sizin iki
mu'cizeli Kur'anı bizlere bu mübarek aylarda göndermeniz, inşâallah o derece
medar-ı bereket ve sevab ve hasenat ve fütuhat olacak ki; hakkımızda bu Ramazan'ın herbir günü bir Leyle-i Kadir
hükmüne geçeceğini rahmet-i İlahiyeden ümid ederiz.
Şimdiden biz tedbir
ettik ki: İki Kur'an'ı, Risale-i Nur'un buradaki has talebeleri Ramazan-ı
Şerif'te, herbiri her günde bir cüz'ünü sizin ile beraber okumak ile,
Ramazan'ın her gününde bir hatme-i Kur'aniye olarak, manevî ve çok geniş bir
mecliste, Isparta ve Kastamonu'yu ihata eden bir dairede halka tutan Risale-i
Nur talebelerinin ve o dairenin merkezinde sizler bulunmak cihetiyle Risale-i
Nur şakirdlerinin etrafınızda olarak; Nakşî'de hatme-i hacegân tarzında, fakat
çok büyük bir mikyasta Risale-i Nur'un bütün şakirdleri manen hazır ve o
dairede bulunuyor niyetiyle, tasavvuru ile okunmak, o kudsî hatmeyi yapmak,
Cenab-ı Hakk'ın rahmetinden tevfik niyaz ederiz.
Kastamonu – 91
ﺑِﺎﺳْﻤِﻪِ ﺳُﺒْﺤَﺎﻧَﻪُ
Seksen
küsur sene kıymetinde bulunan ve Ramazan-ı Şerif'in mecmuunda gizlenen Leyle-i
Kadri kazanmak için, Risale-i Nur şakirdlerinin şirket-i maneviye-i
uhreviyeleri muktezasınca, herbiri mütekellim-i maalgayr sîgasınca ﺍَﺟِﺮْﻧَﺎ
ﺍِﺭْﺣَﻤْﻨَﺎ ﺍِﻏْﻔِﺮْﻟَﻨَﺎ gibi tabiratta biz dedikleri vakit, Risale-i Nur'un
sadık şakirdlerini niyet etmek gerektir. Tâ herbir şakird, umumun namına
münacat edip çalışsın. Bu bîçare, az çalışabilen ve haddinden çok fazla hizmet
ondan beklenen bu kardeşinize, o hüsn-ü zanları yanlış çıkarmamak için, geçmiş
Ramazan gibi yardımınızı rica ediyorum.
Tarihçe-i Hayat –
316
Bu seneki Ramazan-ı
Şerif hem Âlem-i İslâm için, hem Risale-i Nur şakirdleri için gayet ehemmiyetli
ve pek çok kıymetlidir. Risale-i Nur şakirdlerinin iştirak-i a'mal-i uhreviye
düstur-u esasiyeleri sırrınca, herbirisinin kazandığı mikdar, her bir
kardeşlerine aynı mikdar defter-i a'maline geçmesi o düsturun ve rahmet-i
İlahiyenin muktezası olmak haysiyetiyle, Risale-i Nur dairesine sıdk ve ihlas
ile girenlerin kazançları pek azîm ve küllîdir. Herbiri, binler hisse alır.
İnşâallah emval-i dünyeviyenin iştiraki gibi inkısam ve tecezzi etmeden
herbirisine aynı amel defterine geçmesi; bir adamın getirdiği bir lâmba, binler
âyinelerin herbirisine aynı lâmba inkısam etmeden girmesi gibidir. Demek Risale-i Nur'un sadık şakirdlerinden birisi, Leyle-i
Kadr'in hakikatını ve Ramazan'ın yüksek mertebesini kazansa, umum hakikî sadık
şakirdler sahib ve hissedar olmak, vüs'at-i rahmet-i İlahiyeden çok kuvvetli
ümidvarız.
Kastamonu - 94
Aziz, sıddık kardeşlerim!
Bugün manevî bir
ihtar ile sizin hesabınıza bir telaş, bir hüzün bana geldi. Çabuk çıkmak
isteyen ve derd-i maişet için endişe eden kardeşlerimizin hakikaten beni
müteellim ve mahzun ettiği aynı dakikada bir mübarek hatıra ile bir hakikat ve
bir müjde kalbe geldi ki: Beş günden sonra çok mübarek ve çok sevablı ibadet
ayları olan şuhur-u selâse gelecekler. Her hasenenin sevabı başka vakitte on
ise, Receb-i Şerifte yüzden geçer, Şaban-ı Muazzamda üçyüzden ziyade ve
Ramazan-ı Mübarekte bine çıkar ve cuma gecelerinde binlere ve Leyle-i Kadir'de otuzbine çıkar. Bu pekçok uhrevî faideleri
kazandıran ticaret-i uhreviyenin bir kudsî pazarı ve ehl-i hakikat ve ibadet
için mümtaz bir meşheri ve üç ayda seksen sene bir ömrü ehl-i imana temin eden
şuhur-u selâseyi böyle bire on kâr veren Medrese-i Yusufiye'de geçirmek,
elbette büyük bir kârdır. Ne kadar zahmet çekilse ayn-ı rahmettir.
Şualar – 493
Mübarek
Ramazan'ın Leyle-i Kadir sırrıyla, seksenüç sene bir ömr-ü manevî kazandırması
sırr-ı hikmetiyle ve Risale-i Nur'un şakirdlerindeki sırr-ı ihlasla tesanüd ve
iştirak-i a'mal-i uhrevî düsturuyla herbir sadık şakird, o fevkalâde manevî
kazancı elde edeceğine gayet kuvvetli bir delili budur ki: Bu daire içinde
kırkbin, belki yüzbin hâlis, hakikî mü'minlerin içinde hakikat-i Leyle-i Kadr'i
elde edecek bir-iki, on-yirmi değil, belki yüzlerin elde etmesi ihtimali
kavîdir.
Sırr-ı
ihlasla ve iştirak-i a'mal-i uhrevî düsturunun sırrıyla biz ve siz bu hakikata
müteveccihen, bu Ramazan-ı Şerif'te herbirimiz umumun hesabına ve umum
arkadaşları içinde kendini farzedip, nun-u mütekellim-i maalgayr, yani daima
ﺍَﺟِﺮْﻧَﺎ ﺍِﺭْﺣَﻤْﻨَﺎ ﻭَﺍﻏْﻔِﺮْﻟَﻨَﺎ ﻭَﻭَﻓِّﻘْﻨَﺎ
ﻭَﺍﻫْﺪِﻧَﺎ
ﻭَﺍﺟْﻌَﻞْ ﻟَﻴْﻠَﺔَ ﺍﻟْﻘَﺪْﺭِ ﻓِﻰ ﻫٰﺬَﺍ
ﺍﻟﺮَّﻣَﻀَﺎﻥَ ﺧَﻴْﺮًﺍ ﻓِﻰ ﺣَﻘِّﻨَﺎ ﻣِﻦْ ﺍَﻟْﻒِ ﺷَﻬْﺮٍ
gibi
kelimelerde ﻧَﺎ içinde
umum kardeşlerini niyet etmektir. Ve bilhâssa en zaîf olan bu kardeşinizi, ağır
vazifesinde o hususî niyetle yardım etmektir.
Kastamonu – 181
Evet Risale-i Nur'un
bu dehşetli zamanda kazandırdığı iki netice-i muhakkakası herşeyin fevkindedir,
başka şeylere ve makamlara ihtiyaç bırakmıyor.
Birinci neticesi:
Sadakat ve kanaatla
Risale-i Nur dairesine giren, imanla kabre gireceğine gayet kuvvetli senedler
var.
İkinci neticesi:
Risale-i Nur
dairesinde, ihtiyarımız olmadan, haberimiz yokken takarrur ve tahakkuk eden
şirket-i maneviye-i uhreviye cihetiyle herbir hakikî sadık şakirdi; binler
diller ile, kalbler ile dua etmek, istiğfar etmek, ibadet etmek ve bazı melaike
gibi kırk bin lisan ile tesbih etmektir. Ve Ramazan-ı
Şerif'teki hakikat-i Leyle-i Kadir gibi kudsî ve ulvî hakikatları, yüzbin el
ile aramaktır. İşte bu gibi netice içindir ki; Risale-i Nur şakirdleri,
hizmet-i nuriyeyi velayet makamına tercih eder; keşf ve keramatı aramaz; ve
âhiret meyvelerini dünyada koparmaya çalışmaz; ve vazife-i İlahiye olan
muvaffakıyet ve halka kabul ettirmek ve revaç vermek ve galebe ettirmek ve
müstehak oldukları şan ü şeref ve ezvak ve inayetlere mazhar etmek gibi kendi
vazifelerinin haricinde bulunan şeylere karışmaz ve harekâtını onlara bina
etmezler. Hâlisen, muhlisen çalışırlar, "Vazifemiz hizmettir. O yeter."
derler.
Ve sâniyen:
Seksen
küsur sene kıymetinde bulunan ve Ramazan-ı Şerif'in mecmuunda gizlenen
hakikat-i Leyle-i Kadri kazanmak için, Risale-i Nur şakirdlerinin şirket-i
maneviye-i uhreviyeleri muktezasınca, herbiri mütekellim-i maalgayr sîgasıyla ﺍَﺟِﺮْﻧَﺎ ﺍِﺭْﺣَﻤْﻨَﺎ ﻭَﺍﻏْﻔِﺮْﻟَﻨَﺎ gibi tabiratta biz dedikleri vakit,
Risale-i Nur'un sadık şakirdlerini niyet etmek gerektir. Tâ herbir şakird,
umumun namına münacat edip çalışsın. Ve bu bîçare ve az çalışabilen ve
haddinden çok fazla hizmet ondan beklenen bu kardeşinize, o hüsn-ü zanları
yanlış çıkarmamak için, geçen Ramazan gibi yardımınızı rica ediyorum.
Kastamonu – 263