Âhir Zamanda Kadınlar Taifesinde Hakaik-i İmaniye Ziyade İnkişaf Edecek
(Kalblerine Yapışıyor)
Risale-i Nur'un neşrinde, mübarek hanımlar da ehemmiyetli fedakârlıklara mazhar olmuşlardır.
Hattâ Hazret-i
Üstad'a gelip, "Üstadım! Ben efendimin göreceği dünyevî işleri de yapmaya
çalışacağım; o senindir, Risale-i Nur'undur." diyen ve erkeklerinin
Risale-i Nur hizmetinde çalışmalarına daha fazla imkânlar veren kahraman hanımlar görülmüştür.
Risale-i Nur'u yazan efendilerine geceleri lâmba tutarak, onların din, iman hizmetlerine canla başla iştirak etmişlerdir.
Risale-i Nur'u hanımlar, kızlar elleriyle yazmışlar, göz nurları dökmüşler, mübarek kâtibeler olarak imana hizmet etmişlerdir.Hattâ öyle
Nur Talebesi hanımlar vardır ki, kendilerini son nefeste iman nuruyla hüsn-ü
hâtimeye nâil edecek Nur Risalelerini hararetle okumuşlar ve diğer din
kardeşleri olan hanımlara da okuyup tanıtmışlar; Nurları hanımlar içinde
neşrederek, çok hanımların Kur'an ve iman nurlarıyla nurlanmalarına vesile olup
kahramanca hizmette bulunmuşlardır.
Risale-i
Nur'u okuyup okutmakla iman mertebelerinde terakki edip âdeta birer mürşid
mertebesine yükselmişlerdir.
Hanımlar
sırf Allah rızasını tahsil için, safvet ve ihlasla, Risale-i Nur'daki parlak ve
çok feyizli Kur'an nurlarına bağlanmış ve kalblerinde sönmez bir muhabbet ve
sevgi besleyerek dünya ve âhirette bahtiyar olacak bir vaziyete kavuşmuşlardır.
Risale-i
Nur'un kıymet ve büyüklüğü, temiz kalblerine o kadar yerleşmiş ki; onu
beraberce okuyup dinledikçe içleri nurlarla, feyizlerle dolup taşmış, nuranî
gözyaşları dökerek cûş u huruşa gelmişlerdir.
Ne
bahtiyardır o hanımlar ki; Risale-i Nur'un bu mukaddes imanî hizmetinde
çalıştıkları için onlar daima hayırla yâdedilecek, âhiretlerine nurlar
gönderilecek, kabirleri cennet-misal pür-nur olacak ve âhirette de en yüksek
mertebelere ulaşacaklardır inşâallah.
En başta
Bedîüzzaman Hazretlerinin dualarına dâhil olmakla beraber, Nur Talebeleri
mabeynindeki şirket-i maneviye sırrıyla defter-i hasenatlarına hayırlar
kaydedilmektedir.
Risale-i
Nur'a samimî alâkaları, o fedakâr hanımları, milyonlarca Nur talebelerinin
dualarına nâil etmektedir.
Risale-i
Nurları okuyup okutmakla büyük manevî kazançlara, yüksek derecelere
erişmektedirler.
İnşâallah,
ekserî hanımların böyle olmasını, rahmet-i İlahiyeden kuvvetle itikad ve ümid
ve niyaz ediyoruz.
Tarihçe-i Hayat –
164
Risale-i Nur'un ikinci kısım talebeleri:
Fıtraten
Risale-i Nur'a muhtaç, bir derece de dünyadan ürkmüş veyahut küsmüş
kadınlardır.
Hususan
bir derece yaşlı da olsa, Risale-i Nur ona hakikî bir gıda-yı manevîdir.
Çünki
Risale-i Nur'un dört esasından birisi şefkattir ki, ism-i Rahîm'in mazhariyetinden
gelmiş.
Kadınların
da en esaslı hâssaları ve fıtrî vazifelerinin mayası, şefkattir.
Emirdağ-1 – 41
Nur'da
şefkat esas olmasından, hanımlar o cihette ileridir ve Nurlara ciddî
yapışıyorlar.
Ben
"kardeşlerim" dediğim zaman, hanım hemşirelerimi kardeşler içinde
kasdederim.
Bütün
mektublarımda onlar dahi muhatablarımdır.
Emirdağ-1 – 179
Risale-i
Nur, aile hayatına büyük bir faide verip hanımların iffet ve namus ve ismetle
ve saadetle hayat geçirmelerini temin ettiğinden, kadınlar Risale-i Nur'a
çoklukla rağbet göstermektedirler.
Buna bir hüsn-ü
misal olarak hanımların neşrolunan birkaç makalesini din düşmanları görmüşler
ve bolşeviklik hesabına bir takım uydurma bahanelerle hücuma geçmişlerdir.
Fakat aslâ muvaffak olamayacaklardır.
Onların
maksadlarının tam aksine olarak, Risale-i Nur'un neşriyatı erkek ve kadınlar
arasında hârika bir tarzda inkişaf etmektedir ve edecektir.
Emirdağ-2 – 219
Bu şehirde Risale-i Nur'a intisab eden ihtiyare hanımlar sebat ettiklerini ve başkalar gibi sarsılmadıklarını düşündüm.
Birden bu
hadîs-i şerif ihtar edildi:
ﻋَﻠَﻴْﻜُﻢْ ﺑِﺪِﻳﻦِ ﺍﻟْﻌَﺠَﺎﺋِﺰِ
Yani:
"Âhirzamanda, ihtiyare kadınların samimî dinlerine ve kuvvetli
itikadlarına tâbi' olunuz."
Evet ihtiyare
kadınlar fıtraten zaîfe ve hassase ve şefkatli
olmalarından, herkesten ziyade dindeki teselli ve nura muhtaç olduğu gibi;
herkesten ziyade fıtratlarında fedakârane şefkat
cihetiyle, dinde bulduğu nihayetsiz şefkatperverane bir nur-u teselli ve
iltifat-ı merhamet-i Rahman ve nokta-i istinad ve nokta-i istimdada ihtiyacı
var.
Tam sebat etmek, fıtratlarının muktezasıdır.
Onun için,
bu zamanda o hâcatı tam yerine getiren Risale-i Nur, herşeyden ziyade onların
ruhlarına hoş geliyor ve kalblerine yapışıyor.
Kastamonu – 124
Hadîs-i şerifte
عَلَيْكُمْ بِد۪ينِ الْعَجَائِزِ
gösteriyor ki; âhirzamanda kuvvetli iman, ihtiyar kadınlarda bulunur ki
"Dindar ihtiyar kadınların dinine tâbi' olunuz." diye hadîs-i
şerif ferman etmiş.
Hem Risale-i Nur'un
dört esasından bir esası şefkattir ve kadınlar
şefkat kahramanı bulunmasından, hattâ en korkağı da kahramancasına ruhunu
yavrusuna feda eder.
Emirdağ-2 - 48
GAYET EHEMMİYETLİ BİR HAKİKATA GAYET KISA BİR İŞARET
Bazı
ehadîs-i şerife ile işaret var ki;
"Âhir
zamanda kadınlar taifesinde hakaik-i imaniye ziyade inkişaf edecek.
O zamanın
dalalet tehlikelerinden bir derece mahfuz kalacaktır." Bir hadîs-i şerif ferman eder ki:
ﻋَﻠَﻴْﻜُﻢْ ﺑِﺪِﻳﻦِ ﺍﻟْﻌَﺠَﺎﺋِﺰِ
Yani
"Âhir zamanda ihtiyar kadınların dinlerine iktida ediniz."
Demek
şefkat kahramanları olan kadınlar, o seciye-i şefkatten çıkan samimiyet ve
ihlas ile o zamanın riyakârane dalalet tehlikelerinden kurtulmaya vesile olur.
İslâmiyetini
muhafaza ederler.
Hem bir hadîs-i
şerif ferman ediyor ki:
ﺍَﺑِﻰ ﺍﻟْﺒَﻨَﺎﺕِ ﻣَﺮْﺯُﻭﻕٌ
Yani:
"Kızların babasının rızkına bereket düşer."
Demek kız çocukları
âhirzamanda çoğalır. Hem mübarek ve rızıkları bereketli olur. Ben çok zaman
evvel bu nevi hadîslerin sırrını bilmiyordum. Cenab-ı Hakk'a şükür ki, bu
âhirde bir derece o sırrı anladım. Gayet kısaca
bir işaret edeceğiz:
Nev'-i beşerde
yavrular, sair hayvanlar gibi çabuk kendi kendine mâlik olmadığından, yaşamakta
hayvanın iki-üç ay yerine, on sene, belki daha ziyade şefkatli bir himayete
muhtaç olduklarından, bu sır için cins-i hayvana muhalif olarak insandaki
veledlerine karşı şefkat, bir seciye-i fıtrî
olarak devam etmek lâzım gelmiş. Hem iktidarsız yavrulara ve zaîf vâlidelerine
tam yardım ve himaye etmek hikmetiyle erkeklerde
de haysiyet, namus seciyesi fıtratında
dercedilmiş. Bu namusta hâlis ve ücretsiz, mukabelesiz, samimî bir kahramanlık
dercedilmiş. Fakat o seciye bazı esbab ile bir derece
bozulduğu için, samimî ve hâlis kahramanlık seciyesi ekseriyette zaîflemiş.
Fakat
kadınlarda o seciye-i fıtriye olan şefkat kahramanlığı bozulmamış.
Bu
seciye-i fıtrî ehl-i İslâmda, âhirzamanda büyük bir hizmet ve hayat-ı
içtimaiyede, İslâmiyet dairesinde bir esas olacağına o gibi hadîs-i şerifler işaret
edip remzen haber veriyorlar.
Hanımlar Rehberi –
23
Risale-i Nur'da
beyan edilen hadîs-i şerifteki
ﻋَﻠَﻴْﻜُﻢْ ﺑِﺪِﻳﻦِ ﺍﻟْﻌَﺠَﺎﺋِﺰِ
sırrıyla, ihtiyar kadınların Risale-i Nur cihetinde hârika istifadeleri
ve zevk-i ruhanîleri merhume vâlidemin merhametkârane hususî şefkatinden gelen
lezzete mukabil küllî ve umumî bir surette binler vâlideleri rahmet-i İlahiye
bana ihsan ettiği gibi, üç merhume hemşirelerimin şefkatkârane, kardeşane sevinç
ve sürurlarına bedel, yüzbinler genç hanımları bana hemşire nev'inde Risale-i
Nur cihetiyle verip duaları ile ve Nurlarla alâkadarlıkları ile hemşirelerim
yüzünden kaybettiğim üç faide yerine binler faide-i manevî ve sürur-u ruhî
ihsan etmiş.
Bu ikinci
kısmın hakikat olduğuna çok delil ve emareleri var, kardeşlerim biliyorlar.
Hem merhum
kardeşimin vefatıyla fedakârane dünyadaki maddî, manevî muavenetlerinden ve
muhabbet ve şefkatlerinden mahrumiyetime bedel, rahmet-i İlahiye o hususî
iki-üç kardeş yerine yüzbinler hakikî kardeş gibi hakikî şefkat, muavenet ve
yardım eden, hattâ değil yalnız dünya hayatını belki
hayat-ı uhreviye sermayesini de Risale-i Nur'un hizmetinde bana yardım etmek
için fedai kardeşleri ihsan etmiş.
Emirdağ-2 – 212
Cenab-ı
Hakk'a yüzbinler şükür olsun, Risale-i Nur'un tamam kıymetini, o köyün mübarek
vâlideleri ve hanımları tamam anlamışlar.
O mübarek
hanımların ve kıymetdar ve hâlis âhiret hemşirelerimin, Risale-i Nur'un
intişarına gösterdikleri fedakârlık, beni ve bizi kemal-i sürurdan ağlattırdı.
Zâten
Risale-i Nur'un mesleğindeki en mühim bir esası, şefkat olduğundan ve şefkat
madenleri de hanımlar olduğundan, çoktan beri beklerdim ki, kadınlar âleminde
Risale-i Nur'un mahiyeti anlaşılsın.
Lillahilhamd
bu havalide de, bu yakında erkeklerden ziyade bir iştiyak ve faaliyetle
buradaki hanımlar tam çalışıyorlar; Sav'lı mübareklerin hemşireleri olduklarını
gösteriyorlar.
Bu iki
tezahür bu zamanda bir fâl-i hayırdır ki; o şefkat madenlerinde Risale-i Nur
parlayacak, fütuhat yapacak.
Hem Sav Köyü'nün
bahadır çobanları, torbalarında Risale-i Nur'u yazmak için taşımaları, aynı oradaki hanımların fedakârlıkları gibi bu havalide
gayet tesirli bir medar-ı teşvik olacak. O hanımların ve o çobanların hususî
isimlerini bilmek arzu ediyoruz. Tâ hususî isimleri ile has talebeler içine
girsinler.
Kastamonu – 95
Hem latîf, hem
güzel, zarif bir hâdiseyi söyleyeceğim:
Bu
memlekette Risale-i Nur'a erkeklerden ziyade fedakârane yapışan ihtiyare
hanımlar ve ihtiyare hükmünde masume genç hanımlar, eski zaman sırmalı ve yaldızlı gelinlik
cihazatının içinde kıymetdar parçaları Risale-i Nur'un eczalarının cildleri
üstüne çekip, bütün risaleler altun yaldız ile cildlemiş gibi bir tarza girdi.
Risale-i Nur'un manen güzelliğine ve Hüsrev ve Tahirî ve Ali'lerin ve Hasan
Âtıf ve Âsım gibi kardeşlerimizin yaldızlı yazılarının cemaline, cildi üstünde
de şirin bir güzellik daha ilâve ettiler. Hâfız Ali'nin mektubunda yazdığı
Ümmühan ve Şahinde değerinde, burada Risale-i Nur'a
bütün kuvvetiyle çalışan çok hemşirelerimiz var. Meselâ Âsiye, Sâniye,
Ulviye, Lütfiye, Aliye gibi Risale-i Nur'un şakirdleri, oradaki hemşirelerine
ve kardeşlerine selâm ve dua ediyorlar.
Kastamonu – 153
Risale-i
Nur'u okuyup okutmakla iman mertebelerinde terakki edip âdeta birer mürşid
mertebesine yükselmişlerdir.
Tarihçe-i Hayat -
164
Lillahilhamd bu
havalide de, bu yakında erkeklerden ziyade bir
iştiyak ve faaliyetle buradaki hanımlar tam çalışıyorlar; Sav'lı mübareklerin
hemşireleri olduklarını gösteriyorlar.
Bu iki tezahür bu
zamanda bir fâl-i hayırdır ki; o şefkat madenlerinde
Risale-i Nur parlayacak, fütuhat yapacak.
Kastamonu – 95
Bu zamanda aile
hayatının ve dünyevî ve uhrevî saadetinin ve kadınlarda
ulvî seciyelerin inkişafının sebebi, yalnız daire-i şeriattaki âdâb-ı
İslâmiyetle olabilir.
Lemalar – 202
Risale-i
Nur'un en mühim bir esası şefkat olmasından, nisa taifesi şefkat kahramanları
bulunmaları cihetiyle daha ziyade Risale-i Nur'la fıtraten alâkadardırlar.
Ve
LİLLAHİLHAMD, bu fıtrî alâkadarlık çok yerlerde hissediliyor.
Bu
şefkatteki fedakârlık, hakikî bir ihlası ve mukabelesiz bir fedakârlık manasını
ifade ettiğinden, şimdi bu zamanda pek çok ehemmiyeti var.
Evet bir
vâlide veledini tehlikeden kurtarmak için hiçbir ücret istemeden ruhunu feda
etmesi ve hakikî bir ihlas ile vazife-i fıtriyesi itibariyle kendini evlâdına
kurban etmesi gösteriyor ki; hanımlarda gayet yüksek bir kahramanlık var.
Bu
kahramanlığın inkişafı ile; hem hayat-ı dünyeviyesini, hem hayat-ı ebediyesini
onunla kurtarabilir.
Fakat bazı
fena cereyanlarla, o kuvvetli ve kıymetdar seciye inkişaf etmez veyahut sû'-i
istimal edilir.
Yüzer numunelerinden
bir küçük numunesi şudur: O şefkatli vâlide, çocuğunun hayat-ı dünyeviyede
tehlikeye girmemesi, istifade ve fayda görmesi için her fedakârlığı nazara
alır, onu öyle terbiye eder. "Oğlum paşa olsun" diye bütün malını
verir; hâfız mektebinden alır, Avrupa'ya gönderir. Fakat
o çocuğun hayat-ı ebediyesi tehlikeye girdiğini düşünmüyor ve dünya hapsinden
kurtarmağa çalışıyor, Cehennem hapsine düşmesini nazara almıyor.
Fıtrî şefkatin tam
zıddı olarak o masum çocuğunu, âhirette şefaatçi olmak lâzım gelirken davacı
ediyor. O çocuk, "Niçin benim imanımı takviye
etmeden bu helâketime sebebiyet verdin?" diye şekva edecek. Dünyada
da terbiye-i İslâmiyeyi tam almadığı için, vâlidesinin hârika şefkatının
hakkına karşı lâyıkıyla mukabele edemez, belki de çok kusur eder.
Eğer
hakikî şefkat sû'-i istimal edilmeyerek, bîçare veledini haps-i ebedî olan
Cehennem'den ve i'dam-ı ebedî olan dalalet içinde ölmekten kurtarmaya o şefkat
sırrı ile çalışsa; o veledin
bütün ettiği hasenatının bir misli, vâlidesinin defter-i a'maline geçeceğinden,
vâlidesinin vefatından sonra her vakit hasenatları ile ruhuna nurlar
yetiştirdiği gibi, âhirette de değil davacı olmak, bütün ruh u canı ile şefaatçi
olup ebedî hayatta ona mübarek bir evlâd olur.
Evet
insanın en birinci üstadı ve tesirli muallimi, onun vâlidesidir. Bu münasebetle ben kendi şahsımda kat'î ve
daima hissettiğim bu manayı beyan ediyorum:
Ben bu seksen sene
ömrümde, seksen bin zâtlardan ders aldığım halde, kasem ediyorum ki; en esaslı
ve sarsılmaz ve her vakit bana dersini tazeler gibi merhum vâlidemden aldığım
telkinat ve manevî derslerdir ki; o dersler fıtratımda, âdeta maddî vücudumda
çekirdekler hükmünde yerleşmiş. Sair derslerimin o çekirdekler üzerine bina
edildiğini, aynen görüyorum. Demek bir yaşımdaki
fıtratıma ve ruhuma, merhum vâlidemin ders ve telkinatını, şimdi bu seksen
yaşımdaki gördüğüm büyük hakikatler içinde birer çekirdek-i esasiye müşahede
ediyorum.
Ezcümle; meslek ve
meşrebimin dört esasından en mühimi olan şefkat etmek
ve Risale-i Nur'un da en büyük hakikatı olan acımak ve
merhamet etmeyi, o vâlidemin şefkatlı fiil ve halinden ve o manevî
derslerinden aldığımı yakînen görüyorum.
Evet bu
hakikî ihlas ile hakikî bir fedakârlık taşıyan vâlidelik şefkati sû'-i istimal
edilip, masum çocuğunun elmas hazinesi hükmünde olan âhiretini düşünmeyerek,
muvakkat fâni şişeler hükmünde olan dünyaya o çocuğun masum yüzünü çevirmek ve
bu şekilde ona şefkat göstermek, o şefkatı sû'-i istimal etmektir.
Evet kadınların
şefkat cihetiyle bu kahramanlıklarını hiçbir ücret ve hiçbir mukabele
istemeyerek, hiçbir faide-i şahsiye, hiçbir gösteriş manası olmayarak ruhunu
feda ettiklerine; o şefkatın küçücük bir numunesini taşıyan bir tavuğun
yavrusunu kurtarmak için arslana saldırması ve ruhunu feda etmesi isbat ediyor.
Şimdi
terbiye-i İslâmiyeden ve a'mal-i uhreviyeden en kıymetli ve en lüzumlu esas,
ihlastır.
Bu çeşit
şefkatteki kahramanlıkta o hakikî ihlas bulunuyor.
Eğer bu
iki nokta o mübarek taifede inkişafa başlasa, daire-i İslâmiyede pek büyük bir saadete
medar olur.
Lemalar – 199
***
ﺑِﺎﺳْﻤِﻪِ ﺳُﺒْﺤَﺎﻧَﻪُ ﻭَﺍِﻥْ ﻣِﻦْ ﺷَﻲْﺀٍ
ﺍِﻟﺎَّ ﻳُﺴَﺒِّﺢُ ﺑِﺤَﻤْﺪِﻩِ
ﺍَﻟﺴَّﻠﺎَﻡُ ﻋَﻠَﻴْﻜُﻢْ ﻭَ ﺭَﺣْﻤَﺔُ ﺍﻟﻠّٰﻪِ ﻭَ ﺑَﺮَﻛَﺎﺗُﻪُ
Çok muazzez, çok
mübarek ve çok şefkatli Üstadımız Efendimiz!
Eskiden ne acı
günler, ne kara günler geçirdik. Çocuklarımızın Kur'an dersine gitmeleri bile
yasak edilmişti. Mekteblerde de din dersleri kaldırılmıştı. Risale-i Nur
yazanları mahkemelere veriyorlardı. Siz çok mübarek Üstadımıza, din düşmanları
çok eziyetler yaptılar. Çok cefalar çektirdiler. Risale-i Nur yazdı, dine
yeniden büyük bir kuvvet verdi, Müslümanlığı ilerletti diye sizi ölüme mahkûm
etmeye çalıştılar.
Biz o
acıklı günlerde ağladık, sızladık, "Yâ Rabbi! Üstadımızı muhafaza eyle!
Dinimize, Üstadımıza, Risale-i Nur'a düşmanlık edenleri kahreyle!" diye
Allah'a yalvarıyorduk.
Âdeta
kanlı gözyaşları döküyorduk.
Sonunda
Cenab-ı Hak siz Üstadımızı muhafaza etti; dinsizler yıkıldılar. Müslümanlığı
yok etmeğe kasdedenler müzmahil oldular. Siz Üstadımız ise, dinî hizmetinizde
muzaffer oldunuz.
Milletimizi
dinsizlerin zararından kurtardınız, zaferler kazandınız. Müslümanların mes'ud
günler geçirmesine sebeb oldunuz. Bu sayede dinî istiklaliyetimize, dinî
hürriyetimize kavuştuk.
Risale-i
Nur matbaalarda çok çok basılmağa başladı, biz kadınlar çok mesrur olduk.
Nurlarımızı
basılmış görünce, yeniden dünyaya gelmişçesine sevinçler içerisinde kaldık.
Bize
binlerce beşibirlikler, altınlar, elmaslar verselerdi, ipekten, atlastan
elbiseler dağıtsalardı; bizi bu derece memnun edemezlerdi.
Risale-i
Nur'u bastırmak, dine, imana en birinci, en büyük hizmettir.
Üstadımız Efendimiz!
Din, iman aşkıyla,
Müslümanlık duygusuyla mes'ud olabilecek biz anneler; yavrularımıza Kur'an-ı
Kerim'i öğretiyoruz, Risale-i Nur'a çalıştırıyoruz. Risale-i Nur'un iman,
İslâmiyet dersleriyle terbiye etmeye çalışıyoruz.
Evlerimiz
birer Medrese-i Nuriye oluyor elhamdülillah.
Eğer çocuklarımıza
Risale-i Nur okutmazsak; yoldan çıkarıcı bu zamanın tehlikelerine düşecekler,
fena göreneklere kapılacaklar, kötülükleri taklid edecekler.
Bizim başımıza bela
ve derd kesilecekler.
Âhirette de
"İmanımızı neden kurtarmadınız?" diye anne ve babalarından davacı
olacaklardır.
Bunun
için, sevgili yavrularımızın kalblerine Risale-i Nur sevgisini aşılıyoruz.
Kadınların
çocuklarına karşı şefkatleri fazladır. Eğer çocuklarının ebedî âhiret
hayatlarını kurtaracak iman dersleri verilmezse, bu ihmal edilir de yalnız
muvakkat fâni dünya hayatına çalıştırılırsa, o vakit çocuklara olan şefkat,
hakikî yerine sarfedilmiş olmaz.
Çocuğun hem dünyada
hem âhirette de felâketine sebeb olan bir şefkat olmuş olur.
Çocuklarımıza
okşayarak, sevgiyle diyoruz ki:
"Evlâdım!..
Risale-i Nur seni hem dünyada, hem âhirette mes'ud, bahtiyar edecek en büyük ve
en hakikî bir din kitabıdır, iman dersleridir. Okumaktan mahrum kalırsan, iman
derslerini şimdi alamazsan; hem dünyada, hem âhirette bedbaht olursun, perişan
kalırsın." diyerek ve Risale-i Nur hakkında yazılmış olan mektubları,
destanları, kasideleri, şiirleri okuyarak, okutarak
Risale-i Nur'un sevgisini kalblerine, büyüklüğünü ruhlarına yerleştirmekte
devam edeceğiz.
Dualarınız
sayesinde Risale-i Nur'un dersleriyle inşâallah evlâdlarımız İslâmiyet'e, hem
bize, hem milletimize hayırlı, dindar gençler olarak yetişirler.
Mübarek Üstadımız!
Sevgili
Rabbimizin kalblerimizde rahmetiyle dercettiği muhabbet hissini; neden bizi
ebedî saadete götürecek olan iman dersleri, Risale-i Nur ve siz Üstadımız
yolunda sarfetmeyelim?
Başka
yolda sarfetsek; bize dünya ve âhirette eyvahlar dedirtecek, hüsrana götürecek,
belki de ebediyen ağlatacak.
Eğer
çocuklarımıza da bu ehemmiyetli hakikatı aşılamakla hakikî şefkatimizi sû'-i
istimal etmeden gösterebilsek, analık vazifemizi bihakkın îfa etmiş olacağız.
Risale-i Nur
hakkında, içinde çok güzel konferans ve nurlu mektublar ve pek güzel kasideler
bulunan kitabı Bursa'dan getirttik. Okudukça,
dinledikçe çok mesrur oluyoruz, ruhlarımız şâd oluyor. Onları yazan Nur
talebesi kardeşlerimizden Cenab-ı Hak razı olsun, âmîn...
ﺍَﻟْﺒَﺎﻗِﻰ
ﻫُﻮَ ﺍﻟْﺒَﺎﻗِﻰ
Duanıza muhtaç
İstanbul Hanımları
Hanımlar Rehberi –
131